Kurtuluş Mah, Ziyapaşa Ramazanoğlu Cad. No: 17/B Tevfik Bey Apt. Kat:1 Daire:4 Seyhan / ADANA

Dolgu

Dolgux

 

Yüzün gençleştirilmesi, daha doğrusu yüz çizgilerinin restorasyonu söz konusu olduğunda, ilk akla gelecek ürünlerden ikisi botox ve dolgu olmaktadır. Bu terimler artık toplumumuzun her kesimindeki bireyler tarafından bilinmekte, üzerine yorumlar yapılmakta, hatta yeri geldiğinde işgüzar kesimler tarafından bu konuda ahkam da kesilmektedir.

Ancak daha işin alfabesinde çok büyük bir yanlış anlaşılma söz konusudur. Bu alanda yorumlar yapılırken, genellikle botox ve dolgunun işlevsel mekanizmaları karıştırılmaktadır. Kamuoyunda yapılan çeşitli anketlerden edindiğimiz izlenim, botox ve dolgunun, birbirinin yerine kullanılacak, rakip iki ürün olarak algılandığı yönündedir.

Yani yüze yapacağınız bir yüz gençleştirme işlemi söz konusu. Siz hangisini tercih edeceksiniz? Botox’u mu? Dolguyu mu?

Halbuki bu iki ürün, elma ve armut gibi birbirinden tamamen ayrı ürünlerdir. Yani birinin, diğerinin yerine kullanılması söz konusu değildir. Genellikle yanlış algı, bu iki ürünün yüz restorasyonunda genellikle aynı anda uygulanabilir olmasından kaynaklanmaktadır. Ancak uygulamalar birinin yerine diğerini tercih etme şeklinde olmamaktadır. Çünkü bu iki ürünün işlevi ve etki mekanizması birbirinden tamamıyla farklıdır.

Botox, bilindiği gibi bir botilinum toksinidir. İlk defa yılan zehrinden yola çıkılarak hazırlanmış ve daha sonra bu formül daha da geliştirilmiştir. İşlevi; mimik yapan yüz kaslarında geçici felç hali yaratarak, bu kasların hareket kabiliyetinin sınırlandırılması, bu aktivite sonucunda yüzdeki kırışıklıkların ve derin çizgilenmelerin giderilmesinin sağlanmasıdır. Yani aktif bir üründür. Önce siniri, sonra da sinir vasıtasıyla adeleyi etkilemekte, sonuçta yüzdeki mimik hareketleri azalmakta ve çizgilenmeler yok olmaktadır.

Dolgu ise, pasif bir üründür. Bir polisakkarit, yani doku şekeridir. Su tutma özelliğine sahip olduğu için, uygulanan bölgeye volüm kazandırmaktadır. Yani bir çökmenin veya boşluğun doldurulması amacıyla uygulanan pasif bir yöntemdir.

Her iki ürünün ortak özelliği kalıcı olmamasıdır. Bu yüzden, belli bir süre sonra ürünün etkisi azalmakta ve tekrar uygulanması gündeme gelmektedir. Kalıcı ürünlerle kıyaslandığında, bu durum maliyet açısından dezavantaj olarak yorumlanabilir. Ancak botox ve dolgunun geri dönüşebilir özellikle olması, olası yanlış uygulamalar için büyük bir avantaj imkanı sunmaktadır. Böyle bir sıkıntılı durumda hiçbir zaman, eliniz ve kolunuz bağlı olmayacaktır. Yani sonuç kader değildir. Erken ve geç dönemde duruma müdahil olma şansınız her zaman söz konusudur. Zaten hiçbir şey yapmasanız da, yaklaşık bir yıl sonra ürünün etkisi tamamen sona erecektir.

Yüz restorasyonunda botox’un etki alanı genellikle; alın, kaş arası ve göz kenarlarındaki “kaz ayağı” da dediğimiz derin çizgilenmelere yönelik olmaktadır. Yani uygulama alanı 1/3 “üst yüz” bölgesidir.

Dolgu ise genellikle; dudaklara, nazolabial oluklara ve elmacık kemikleri üzerine volüm uygulamaları şeklinde gerçekleştirilmektedir. Yani uygulama alanı 1/3 “orta yüz” bölgesidir.

Bu iki ürünün birbirinin yerine uygulanmanın söz konusu olmadığını belirtmiştik. Ancak her iki ürün yüz gençleştirmede, birbirini tamamlayacak şekilde sıklıkla uygulanmaktadır. Yani aynı anda; “üst yüz” bölgesine botox uygulaması yapılırken, “orta yüz” bölgesine de dolgu uygulamasının yapılması klasik bir yüz restorasyonu ritüeli aline gelmiştir.

Botox, hamileler ve emziren bayanlar dışında hemen hemen tüm bireylere uygulanabilir. Etkili sonucun alınabilmesi için 5 ila 7 günlük bir süreye ihtiyaç vardır. Yani yapıldıktan hemen sonra etkisini beklemek yanlış olur. Genellikle bir hafta sonra botox yaptıran kişinin yeniden değerlendirilmesi, gerekirse ek dozlarla rötuşlar yapılması gerekir. Botox’la hem kaşları kaldırmak hem pe aşırı kalkmış kaşları indirmek mümkün olabilmektedir. Ancak her ikisinin de sonuçlarının doğal olabilmesi için, uygulayıcının bu konuda profesyonel olması gerekir. Aksi takdirde istenmeyen sonuçlarla karşılaşmak olasıdır. Amaç; kırışıklıkların giderilmesi, düşük kaşların normal hale getirilmesi, göz çevresinin görünüşünün tazelenmesi olmalıdır. Bunu yaparken mimik kaslarıyla aşırı oynanmamak ve yüzün doğal görüntüsünün bozulmaması amaçlanmalıdır. Ortalama etki süresi 12 ay olan botox’u, bu süre sona ermeden de tekrar uygulamak mümkün olabilmektedir. Ancak iki botox uygulaması arasındaki süre, antikor oluşumu riski nedeniyle en az 3 ay olmalıdır. Botox uygulamalarında cinsiyetin önemi yoktur. Bayanlar kadar erkekler de sıklıkla botox uygulamaları için bizlere başvurmaktadırlar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, erkeklere uygulanan dozların, bayanlara uygulananlardan daha yüksek olması gerektiğinin bilinmesidir. Yarım şişe (50 ünite) botox ile bayanlarda hedef bölgemiz olan, alın, kaş arası ve göz çevresi uygulaması yapılabilmektedir. Erkeklerde, bu miktarın üzerindeki dozlarda uygulamaların yapılması tercih edilmelidir.

Dolgu maddeleri grubunda ise, Hyaluronik asit ve türevleri yer almaktadır. Hyaluronik asit, doku içinde su tutma özelliği olan bir polisakkarittir. Hayvansal madde ve toksin içermez. Diğer canlılardan hastalık bulaştırma riski yoktur. Alerjik reaksiyon riski minimaldir. Yaşlanan deride Hyaluronik asit miktarı azalır ve derinin su tutma kabiliyeti düşer. Sonuç olarak deride kırışıklıklar oluşmaya başlar. Piyasada değişik yoğunlukta Hyaluronik asit ürünleri bulunmaktadır. Farklı alanlara uygulanan ürünlerin, etki süreleri farklı olabilir. Yani dudağa uygulanan dolgu maddesinin etki süresi, elmacık kemiği üzerine uygulanan dolgu maddesinin etki süresinden daha kısadır. Bu tür dolgu maddeleri en fazla dudaklara ve nazolabial bölge diye adlandırdığımız, burun kanadından dudak kenarlarına uzanan derin yan çizgilere ve elmacık kemikleri üzerine uygulanmaktadır. Ayrıca, kaş çatma çizgisi, üst dudaktaki dikey çizgilenmeler, göz etrafındaki kaz ayaklan, dekolte bölgesi ve el sırtı diğer uygulama alanlarıdır. Etki süresi ürünün yoğunluğuna bağlı olarak 4 ila 18 ay arasında değişebilmektedir. Hyaluronik asit uygulamaları, çok ince iğneli enjektörlerle deri altına yapılmaktadır. İşlem öncesi uygulanacak anestetik bir krem ağrının kontrolü için yeterli olmaktadır. Ağrı eşiği düşük olan kişilere, özellikle dudak uygulamalarından önce blok lokal anestezi de yapmak mümkündür. İşlem yaklaşık 10 dakika sürmektedir. Ofis şartlarında uygulanabilen kısa ve kolay bir işlemdir. Kişi hemen günlük aktivitesine dönebilir. Bu yöntemin tek dezavantajı, kalıcı olmaması ve yaklaşık bir yıl sonra tekrarlanma gereksiniminin bulunmasıdır.

Botox ile dolgu kombinasyonu birlikte yapılacaksa, önce alın ve göz çevresine botox uygulanmalı, sonuç alındıktan sonra orta yüz bölgesindeki dolgu uygulamasına geçilmelidir.

Son olarak, bu tür uygulamalarda çok önemli olan iki noktaya vurgu yapmak istiyorum. Bunlardan birincisi; piyasada bulunan dolgu maddelerini seçerken azami dikkat gösterilmeli ve fason ürün uygulamalarından kaçınılmalıdır. İkincisi ise; “botox” ve “dolgu” uygulamalarının, işin profesyonelleri tarafından yapılması gerektiğidir. Aksi takdirde; deneyimsiz ve bilimsel yaklaşımdan yoksun uygulamalar sonucu mağdur olup, çaresizlik içinde bizlere başvuran kişilerin durumuna düşülmesi kaçınılmaz olacaktır.

Yardım mı lazım ? Konuşma başlat