Obezite ve Bariatrik Cerrahi
Obezite; günümüzde çağın hastalığı olarak adlandırılmaktadır. Yakın geçmişte, Amerika’nın ve Avrupa’nın en önemli sorunlarından biri olarak kabul edilen obezite, bugünlerde ve gelecekte ülkemizi de tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Önlem alınmazsa, dünyada obezite artış hızının mevcut oranlarda devam etmesi halinde, 2030 yılında Amerika’da obezite oranının %100’ lere ulaşacağı iddia edilmektedir. Daha da vahim olanı, gelecekte obeziteden en çok etkilenecek olan kesimin, 0-14 yaş grubunun olacağı vurgulanmaktadır. Özellikle; televizyon ile bilgisayar karşısında hareketsiz oturma alışkanlığının giderek artması ve klasik geleneksel beslenme yerine “fast food” tarzı yeme içme alışkanlığının çocuklar arasında popüler olması, gelecekteki jenerasyonlar açısından ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle 21. yüzyılın en zorlu savaşının “çocuklarda şişmanlık” alanında verilmesi söz konusudur. Aksi takdirde, “geleceğin obez adayları” olan kilolu çocukların, erken yaşta kalp ve damar hastalıklarına ya da diyabete yakalanma olasılıklarının artması nedeniyle, sağlıksız kuşakların yetişmesi riski ile karşı karşıya kalmak, kaçınılmaz olacaktır.
Artık obezite, dünyada bir salgın hastalık olarak değerlendirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada 400 milyon “obez”, 1.6 milyar “fazla kilosu olan insan” yaşamaktadır. Bu rakamın, 2015 yılında; 700 milyon “obez” ve 2.3 milyar “fazla kilolu kişiye” ulaşması beklenmektedir.
Obezitenin derecesinin belirlenmesi için başvurulan en geçerli yöntemlerden birisi, “Vücut Kitle indeksi”nin (VKİ) hesaplanmasıdır. VKİ, vücut ağırlığının (kg), boyun karesine (m²) bölünmesi ile hesaplanır. Bu değer yaş ve cinsiyetten bağımsızdır. Örnek vermek gerekirse; ağırlığı 90 kg, boyu 1.70 m olan bir bireyin VKİ değeri;
90 / (1.70)2 = 90/ 1.70×1.70 = 90/ 2.89 = 31.1 kg/m²‘dir.
VKİ Değerinin yorumlanması:
18.5 kg/m2’nin altında olanlar (ZAYIF)
18.5-24.9 kg/m² arasında olanlar (NORMAL KİLOLU)
25-29.9 kg/m² arasında olanlar (FAZLA KİLOLU)
30-39.9 kg/m² arasında olanlar (OBEZ)
40 kg/m²’nin üzerinde olanlar (İLERİ DERECEDE OBEZ)
Obezler, normal kilosunun çok üzerinde, beraberinde; diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkları olan, genel sağlığı bozuk ve erken yaşta ölen kişilerdir. Aşırı kilo sadece fazla ağırlık olarak kalmaz beraberinde birçok hastalığı da getirir. Şişmanlığın beraberinde getirdiği başlıca rahatsızlıkları şöyle sıralayabiliriz: Tıp 2 diyabet, hipertansiyon, arter hastalıkları, psikolojik bozukluklar, anksiyete, depresyon, kronik stres, aktivite kaybı, hormon bozuklukları, uyku apnesi, inme, uykusuzluk, fıtık, çeşitli kanserler, karaciğer hastalıkları ve böbrek hastalıklarıdır. Bu hastalıklardan korunmak için kilo vermek en önemli adımdır. Kilo vermek için başvurulacak yöntemlerden ikisi: dengeli beslenme” ve “sürekli egzersiz” programları olmalıdır. Bu yöntemlerin bilinçli ve özellikle bir doktor eşliğinde uygulanması halinde, fazla kilolardan tamamen kurtulmak mümkün olabilir. Ancak bu yöntemlerle başarıyı yakalamak ne yazık ki, her zaman mümkün olamamaktadır. Bu durumda, düzenli egzersiz ve aktivite ile verilemeyen kilolardan kurtulmak için, daha profesyonel yöntemlerden yararlanmak gerekir. “Bariatrik Cerrahi” bu alanda en gelişmiş profesyonel yöntemlerden biridir. En sık yapılan beriatrik cerrahi ameliyatlarını: “gastrik bypass”, “mide bandı”, “mide balonu”, “sleeve gastrectomi” ve “gastrik plikasyon” şeklinde sıralayabiliriz. Bu ameliyat teknikleri uygulanarak, belli bir zaman diliminde aşın kilolardan kurtulmak ve sağlıklı bir vücuda sahip olmak mümkün olabilmektedir.
Post-bariatrik cerrahi nedir?
“Bariatrik Cerrahi” uygulamalarından sonra 30-90 kg kadar kilo kaybına neden olan ve sonrasında deforme olarak kalan dokuların estetik açıdan toparlanması ve düzeltilmesi uygulamalarına post-bariatrik cerrahi girişimleri adı verilmektedir.
Günümüzde “Obezite”, tedavi edilmesi gereken multidisipliner bir hastalık olarak olarak karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi, tedavi ekibinde; genel cerrah, diyetisyen, endokrinolog, psikiyatrist, fizyoterapist ve plastik cerrah yer almaktadır. Plastik Cerrah, ileri derecede obez hastaların tıbbi ve/veya cerrahi tedavilerinin tamamlanmasından sonra devreye girer. Spor, diyet, psikiyatrik destek ve zayıflatıcı cerrahi müdahalelerden sonra zayıflayan hastanın vücudunda oluşmuş olan deformiteleri düzeltmeye geçtiğinde plastik cerrahın sırası gelmiş demektir. Çok kilolu olup da aşırı kilo veren kişilerde sarkmaların olması kaçınılmazdır.
Sarkmalar en fazla meme ve karın bölgelerinde görülmektedir. Bu bölgelerin yanı sıra; kollarda, bacaklarda, kalçalarda ve sırtta da sarkmalar olabilmektedir. Kişi aşırı kilo verdiği için, sarkmış olan dokuların kesilip çıkartılarak, her bölgeye ayrı ayrı germe ameliyatlarının uygulanması gerekir. Böylece hastanın hayat kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır. Deri sarkmalarının ameliyatları bir seansta yapılabildiği gibi, birden çok seansta da yapılabilir. Bu nedenle ameliyat öncesi hastayla birlikte planlamalar yapılmalı, ameliyat sıralamasına ve önceliklerine beraber karar verilmelidir. Özellikle karın bölgesindeki aşırı deri sarkmaları genital bölge üzerine uzanarak, hastanın hijyeninin sağlanmasında zorluklara sebep olabilmekte ve doku altında kalan bölgelerde pişiklere bağlı olarak yaralar açılabilmektedir. Kollar ve bacaklardaki aşırı sarkmalar da hastanın hareketleri sırasında sürtünmelere neden olmakta ve hareket kabiliyetini olumsuz yönde etkilemektedir.
Kilo verme sonrası memelerde de aşırı sarkmalar meydana gelmektedir. Bu durumun kişileri, psikososyal yönden olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır.
Vücut haricinde aşırı kilo verme sonrası sarkmaların görüldüğü bir diğer bölge, yüz ve boyun bölgesidir. Bu bölgelere de germe ameliyatlarının yapılması gerekir.
Baş-boyun bölgesinde yapılan ameliyatları “yüz ve boyun germe”, meme bölgesinde yapılan ameliyatları “mammoplasti”, kol bölgesinde yapılan ameliyatları “brakiyoplasti”, karın bölgesinde yapılan ameliyatları “abdominoplasti” ve bacak bölgesinde yapılan ameliyatları da “uyluk germe” ameliyatları olarak adlandırıyoruz.
Bu ameliyatlar, estetik görünümden daha ziyade, kişinin yaşam kalitesini arttırmaya yönelik girişimlerdir. Ameliyatlar genel anestezi altında yapılmaktadır. Hedef, aşırı kilo vererek sarkan bölgelerin toparlanması ve kişinin günlük yaşam kalitesinin yükseltilmesi olmalıdır. Bu ameliyatlardan sonra, vücudun çeşitli bölgelerinde, iç çamaşırları içinde saklamaya çalıştığımız uzun izlerin kalması kaçınılmazdır. Bu aşamada yapılabilecek en estetik yaklaşım, izlerin bikini ve iç çamaşırı içine saklanabilir olmasının başarabilmesidir. Çoğu zaman bu yaklaşım bile, aşırı iyimser bir çaba olarak değerlendirilebilir. Sonuçta, “post-bariatrik cerrahi” sonrası alınacak estetik sonucun, bireyin kıyafet giydiği zaman kendini fit ve zinde hissetmesi ve günlük aktivitelerini yaparken herhangi bir sorunla karşılaşmaması konforunun sağlanması olmalıdır.
Bireyin ameliyattan sonra hastanede kalış süresi hastaya göre değişebilmektedir. Ameliyattan 6-8 saat sonra hastanın yürütülmeye başlanması gerekir. Hastanın iyileşme periyodunda sabırlı ve istekli olması çok önemlidir. Geçirdiği ameliyatlara göre özel korselerin giyilmesi veya bandajların takılması gerekebilir. Ameliyat sonrası uygulanacak diyet ve egzersiz programları, yapılan işlemin kalıcı olmasının sigortası olacaktır. Bu aşamada hastanın kararlılığı ve uyumu çok önemlidir. Eğer hastaya birden fazla operasyon planlanmışsa, hastanın ameliyatları arasında en az 3-6 ay olması, olumsuz komplikasyonların yaşanmaması açısından önemli bir tedbir olarak değerlendirilmelidir.